Damat İbrahim Paşa Ve Eğitim

   DAMAT İBRAHİM PAŞA VE EĞİTİM
İlk matbaa 15.yy. ortalarında Avrupa da Manyaslı  Jean Gutenberg tarafından icat edilmişti.Lale Devrinden önce,Hala bir Ortaçağ zihniyetinden kurtulamayan halka karşı,devletin başında bulunanlar,Türkçe eserlerin matbaada basılmasından,halkın antipatisi ile karşılanacağından çekiniyorlardı.İlk Türkçe eser,Damat İbrahim Paşa tarafından bastırıldı.Bu durum bazı yobazların ve el yazması kitapların yazımı ile geçinenlerin işine gelmiyordu.


Macar mühendis İbrahim Müterrefika matbaanın lüzumu ve faydaları hakkında yazarak hazırladığı ”Vesiletül-Tabaa” adlı küçük broşürü Damat İbrahim Paşa ya takdim etmişti.
İbrahim Paşa,Sait efendi ve İbrahim Müterrefika tarafından verilen dilekçeyi bir heyete havale ettikten sonra her türlü maddi yardımlardan çekinmeyerek,matbaa marinalarıyla harflerini kolayca temin etmiştir.Yukarıda da bahsedildiği üzere o devrin mutaassıp kimselerince kitapların matbaada basılması büyük tepkiyle karşılanınca devrin Şeyhülislamı Abdullah Efendiden,kitabın matbaada basılmasının günah olmadığına,ve dini kitaplar hariç olmak üzere diğer eserlerde matbaa kullanılması ve basılmasında herhangi bir sakınca olmadığına dair fetva alındı.Bundan sonra matbaanın lüzum ve önemi hususundaki gerekçe Padişah lll.Ahmet e intikal ettirilerek ferman çıkarıldı.Padişahın fermanından sonra ilk defa Türkiye de 1727 yılında Türkçe eserle basılmaya başlandı.
İlk matbaa İstanbul da Sultan Selim yakınında İbrahim Müterrefikanın evinde kurulmuştur.İlk basılan Türkçe eser,Vanlı Mehmet bin Mustafa Efendinin “Van Kulu” adıyla şöhret bulan “Sahhah-ı Cevheri” adlı lügat tercümesidir.31 Ocak 1729 tarihinde bin nüsha olarak basılmıştır.
Bu vesile ile Türk tarihinde çok geç kalmış büyük eksiklik giderilmiş ve Türk Tarihine altın harflerle yazdığı, Eğitime en büyük destek ve önem sağlanmış oluyordu.Memleketlim büyük devlet adamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Eğitime verdiği önemi ve Vatanında en büyük eksiklik ve giderilmesi gereken en büyük sorun olarak gördüğü Eğitimsizlik hususunda ki çaba ve gayretleri şuan büyük bir övgü gurur ve minnettarlıkla anıyoruz.Ayrıca Eğitim hususundaki hassasiyetini, memleketi Muşkara(Nevşehir) dada  yaptırdığı eserlerden ismiyle anılan şuanın üniversitesi konumundaki Medrese ile kütüphane ile Sıbyan Mektebi bunun en güzel delilleridir.
Nevşehir de yaptırdığı medreseyi hizmete açarak,birde müderris tayin etmeyi ihmal etmeyerek halkın ve gençlerimizin istifadesine tahsis etmiştir.İlim ve İrfan yuvası  olarak yaptırdığı ve buralarda Nevşehir e  sayısız faziletli insan yetiştiren bu irfan müesseselerinden günümüze kadar kullanılan “medrese “ise çok yakın zamanlarda Büyük zatın istek ve düşüncelerine darbe vururcasına,tam ters olarak ne yazık ki bir süre” hapishane “olarak kullanılmışsa da,hapishane sonradan tahliye edilerek önce müze, bugün yine eski görkemiyle Nevşehirli halkımızın ve gençlerimizin hizmetine amade olarak görev yapmakta ve halka açık ziyaret mahallidir.
Damat İbrahim Paşanın memleketi Muşkara da başlattığı şehir olma çabası ile İnşaatı son bulduktan sonra,yaptırdığı kütüphaneyi İran dan getirilen çok kıymetli ve paha biçilmez kitaplarla doldurarak,vatanın irfan yolunda istikbale doğru en büyük adımlarını atmış bulunuyordu.
Kütüphanenin ismi geçerken şu noktayı da açıklamak mecburiyeti hasıl oldu. İbrahim Paşanın kütüphanemize hediye eylediği kitapların çoğunluğu Ürgüplü Merhum Şeyhül İslam Hayri bey efendinin evkafı Hümayun nazırlığı zamanında evkaf müzesine konulmak üzere aldırtması ve kütüphanemizin çok kıymetli eserlerinden bu şekilde mahrum edilmesi üzücü bir durumdur. Kitapların nereye verildiği hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Bilinen tek şey kütüphanenin öz malı olan bu kitapların alınmasıdır.

Not:İbrahim Müterrefika kimdir?
Aslen Macar olup,Kolojvar şehrinde bir Hıristiyan ailenin çocuğudur.1693 senesinde Osmanlı-Avusturya harpleri sırasında Türklere esir düşerek esir pazarında satılmış ve daha sonra Müslümanlığı kabul ederek İbrahim adını almıştır.Bundan sonra,Müterrefika İbrahim Efendi,muhtelif memuriyetlerde bulunmuş,son olarakta Fransa dan Türkiye ye getirilmiş olan Rakoçi Ferenç in yanına tercüman olarak verilmiş,Rakoçi nin ölümüne kadar onun yanında Tekirdağ da kalmıştır.1744 yılında İstanbul da hayata gözlerini kapamış ve kabri İstanbul Kasımpaşa mezarlığındadır.

{lang: ‘tr’}
Cappadocia Travel Cappadocia Tour Cappadocia Turkey Cappadocia Places To Visit